adanit
Vücutta Lenfa dediğimiz beyaz ve kan gibi besleyici maddeyi taşıyan bir takım ince damarların yumakcıkları vardır ki, bunlara (Lenfa boğumları) yahut (Lenfa bezleri) diyoruz. Bunlar boyunda, çenelerin altında, koltuklarda, kasıklarda, kadınların memelerinde, göğüs boşluğunda iki akciğerin arasında, karında barsakların civarında ve daha başka organlarda bulunan ufak yuvarlak bir takım teşekküllerdir. İşte bu bezlerin, mikropların tesiri altında, iltihaplanmasına (Adenit) denir. Lenfa boğumlarının iltihaplanmaları bunlara yakın olan derinin bir yerinden bazı mikropların dışarıdan içeriye girerek, Lenfa damarları vasıtası ile, bezlere gelip oturmaları, orada faaliyete başlamaları neticesidir.
Mesela: ayağa kaza eseri olarak batan bir çivi ile veya başka suretle ortaya çıkan bir tazyik ile ayakta hasıl olan yaralar vardır ya… İşte bu yaralar temiz tutulmaz, iyi pansuman yapılmazsa, buralardan içeriye’giren mikroplar, Lenfa damarları içinden geçerek, kasıktaki boğumlara gelip orada yerleşir çoğalırlar. Dikiş dikerken ele batan iğnelerin parmaklarda açtığı yaralardan içeriye giren mikroplar, koltuk altındaki Lenfa bezlerini iltihaplandırırlar. Bakımsız kalmış çürük dişlerin içinde pek çok mikrop ürer. Bu diş çürükleri de vücuda mikrop girmesine sebep olan mühim kapılardır. Buralardan giren mikroplar boyundaki Lenfa bezlerini tutarlar.
Süt emen çocuk, bazı defa, anasının memesini ısırır Çocuğun ağzındaki mikroplar bu ışınlan yerden içeriye girerek hem meme dokusunu (nesçini) hem de meme içindeki Lenfa bezlerini iltihaplandırabilirler. Mikroplar Lenfa bezlerine, bu suretle, doğrudan doğruya dışarıdan gelebildikleri gibi, vücudun içinden de gelirler. Herhangi bir fırsatla vücuda girmiş olan bir mikrop bir müddet kanda dolaştıktan sonra gelip bir gün Lenfa bezlerindede oturup iltihap yapabilir.
Lenfa bezleri vücudun müdafaa kaleleri sayılır. Çünkü bunlar mikropları önleyip onlara durdurarak ve onlarla savaşarak bütün vücuda yayılmalarına mani olmak için çalışırlar.
Her nerede ve her ne suretle olursa olsun Lenfa bezleri iltihaplanınca orada ağrı başlar. Bezler yavaş yavaş şişer. İltihap daha ileriye gidince bezlerin, içi ve etrafa cerahatle dolar.
Bu iltihap sade olduğu yerde sıkıntı vermekle kalmaz. Vücutta ateş, kırıklık, halsizlik gibi genel sıkıntılar da verir.
Cerahat yapan mikroplardan ileri gelip hastalık tablosu çabuk teşekkül eden ve belirtileri şiddetli olan adenitlere (Had – Evegen adenit) derler.
Bunlardan başka (müzmin – süreğen adenit) 1er de vardır. Müzmin adenit yapan başlıca mikroplar (verem) ve (frengi) mikroplandır. Verem mikrobu vücuda girince, girdiği yerin yakininde bulunan bezlere gelip oturur. Yerleşir, onları biraz şişirir. Fakat bu iltihap had iltihaplar gibi, gürültülü patırtılı değildir. Sinsi bir haldedir. Zaten verem mikrobu baştan işini sinsi olarak gören bir mikroptur.
(Verem adeniti) denilen bu hastalığa, daha ziyade, zayif, bakımsız insanlarda, bilhassa çocuklarda rastlanır. Vücudu kuvvetsiz bulursa mikrobun faaliyeti artarak bezleri çok büyütür. Şişlik büyüdükçe tazyik altında kalan derinin üzerindeki başka mikroplar da içeriye girerek onlar da verem mikrobunun azgınlığına katılırlar. Cerahat yok iken cerahat yaparlar. Deri, bir müddet sonra, kendi kendine delinir. Dışarıya biraz cerahat ve kirli su akar. Orada bir yara hasıl olur ki, bu yara uzun zaman kapanmaz. Kapansa bile kapanma yerinde deriyi büzüştürüp bozan çirkin bir yara izi bırakır. Çok defa boyunda görülen ve uzun süren bu yaralara halk dilinde (sıraca) derler ki, bu bir verem adenitinden başka bir şey değildir.
Frengi mikroplan da tenasül organlarından içeriye girdikleri zaman Lenfa yolları ile ileriye doğru giderler. Kasıktaki bezlerde oturur, onları şişirirler. Onun için frengi yaralarından sonra kasıktaki bezlerde şişlik görülür. Bu da sinsi geçen, cerahat yapmayan (müzmin adenit) lerdendir.